BİR MİLLET ENGELLİLERİNE NE KADAR ENGELSİZLİK SUNABİLİYORSA O ÖLÇÜDE GELİŞMİŞTİR.

20 Temmuz 2007 Cuma

TUVALET EĞİTİMİ

Çocuğun tuvalet alışkanlığı kazanması gerekli fizyolojik olgunluğa erişmesine bağlıdır. Bu olgunlaşma idrar kaslarının ve idrar kesesinin olgunlaşmasını içerir. Bu gelişim her çocukta aynı olmamakla birlikte 1.5-2 yaşlarında olur. Bu fiziksel olgunlaşma ile birlikte gelişen psikolojik, sosyal olgunlaşma da tuvalet alışkanlığı kazanılmasını etkiler.
Çocuğunuz idrar kaslarının gelişimi açısından gereken olgunlaşmaya erişmiş olabilir fakat yaşadığı aile ilişkisi yada bir olumsuz deneyim (bir kardeşin gelişi , anne- babanın ayrılması yada eşlerden birinin kısa süreli de olsa evden ayrılması gibi) bu süreci geciktirebilir yada kazanılmış olan bir gelişimin kaybedilmesine sebep olabilir. Anne- baba tutumları da bu alışkanlığın kazanılması ve sürdürülmesini etkiler. Bazen anne- baba ya çocuk fiziksel ve ruhsal olarak hazır değilken ısrarla tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışır yada çok fazla koruyucu davranıp çocuk hazır olduğu halde çocuğun böyle bir deneyim yaşamasına olanak tanımazlar. Tabii ki bu süreci etkileyen önemli noktalardan bazısı anne-babanın fazla ısrarcı, zorlayıcı hatta cezalandırıcı tutumlarıdır. Böyle bir yaklaşım çocuğun fizyolojik olarak hazır olduğu zaman geldiğinde de idrarını tutamamasına sebep olur.
Yapılabilecek en iyi yaklaşım kabaca 1.5-2 yaş arası yavaş yavaş tuvalet alışkanlığı kazandırmaya yönelik deneyimlere başlamaktır. Anne (bakıcı) çocuğu ilk önce tuvalet kavramı ile tanıştırmalıdır. O güne kadar bezine istediği zaman idrar boşaltma özgürlüğü olan çocuk bunu başka yerde yapması gerekeceğini bilemez. O yüzden öncelikle çocuğa bunu öğretmek gerekir. Çocukla birlikte tuvalete gitmek, oturakta -ya da klozet- belli bir süre oturmasını sağlamak yararlı olabilir. Eğer çocuk bu deneyime hazır değilse ve reddedici davranıyorsa zorlamayıp bir müddet sonra denemek daha iyi olacaktır.
Tuvaleti tanıyan, büyüklerin orada tuvaletini yaptığını kavrayan çocuk yavaş yavaş kendisi de sizden tuvalete gitmeyi isteyecektir. Çocuğun annenin elinden tutup tuvalete götürmesi ve sonunda da çişini yapması çocuk için en büyük adımdır. Bu durum çocuğun bu deneyime hazır olduğu anlamına gelir. Sonrasında gündüzleri altı bezlenmeyen çocuk zaman zaman idrarını kaçırabilir. Bu deneyimi yeterince yaşadıktan sonra gündüzleri hiç bezlenmeden bir yetişkin gibi tuvalet sorununu halledebilir. Geceleri ise başlangıçta bezlemek uygun olabilir çünkü çocuğun idrar kasları bir süre tutma ve gereken zamanda boşaltma için tam olarak hazır değildir ve geceleri de çocuk bilinçli olmadığı için altına kaçırabilir. Fakat zamanla çocuğu gündüz yaşamı ile paralellik göstermesi için geceleri de bezlenmemeye başlamak gerekir. Geceleri bezlenmemek, gündüzleri bu alışkanlığı kazanmış çocukta aynı şeyi gece de yapması gerektiği bilinci yerleştirir. Birkaç gece kaza yaşanmasına rağmen zamanla çocuk geceleri de idrarını tutmaya başlar.
Eğer çocuk bu dönemde anne dışında başka bir bakıcı ile beraberse (gündüz bakıcı gece anne gibi) ya da yuvaya gidiyorsa önemli olan yuva çalışanları ya da bakıcı ile annenin benzer yaklaşımları kullanmasıdır. Gündüz bakıcı ile olduğunda bezlenmeyen çocuk anne ile birlikte olduğunda da bu alışkanlığın devam etmesi gerekir. Unutmayalım ki çocuk yetiştirmede en önemli kavram tutarlılıktır. Çocuğun yakın çevresindekilerin çocukla ilgili konularda ortak fikre sahip olması çocuğun herhangi bir gelişimsel sorununu çözmesini kolaylaştırır.
Sonuç olarak; çocuğun tuvalet eğitiminde hem fiziksel olgunlaşmanın hem de psikolojik olarak hazır olmanın etkisi vardır. Gelişimsel olarak çocuklar her ne kadar belli bir olgunlaşmayı belli dönemlerde yaşasalar da her çocuk tektir ve her dönemi kendine göre farklı yaşar. Bu yüzden çocuk için uygun dönemde, çocuk hazır olduğunda anlayışlı, sabırlı ve ödüllendirici bir yaklaşımla çocuğun gelişimsel sorurunu çözmesine yardımcı olabilirsiniz.

PROGERİA-ÇOCUKLARDA ERKEN YAŞLANMA HASTALIĞI

Büyüme gelişme geriliği şikayetlerinin ayırıcı tanısında düşünülmesi gereken ve tipik muayene bulguları ile kolayca tanı konulabilecek bir hastalıktır. 8 milyon canlı doğumda bir görülür ve erkek: kız oranı 1.5'dir. Hastalar genellikle cinsel olgunluk ve üreme yaşına gelmediği için, şimdiye dek anne babadan çocuğa geçiş tanımlanmamıştır. Nedenleri arasında üzerinde en çok durulan kalıtım biçimi ilerlemiş anne baba yaşına bağlı mutasyonlardır.
Hastaların ortalama doğum ağırlığı 2700 g olup hastalığın başlangıcı yaşamın ilk birkaç yılında olmaktadır. - Hastalık tipik yüz görünümü ve büyüme geriliğiyle bulgu vermektedir. - Kısmen veya tamamen saç dökülmesi, - Kafa derisi üzerinde toplardamarların belirgin bir şekilde görülmesi,- Gelişmemiş, büyümemiş izlenimi veren yüz yapısı- Gelişmemiş, küçük çene yapısı- Küçük, yontulmuş burun belirgin özellikleridir. - Diş gelişiminde gecikme veya hiç diş bulunmayışı- Dişlerde renk değişiklikleri ve çürüklerde artma görülür. - Deride incelik, kuruluk ve sertlik oluşur. - Eklem çevresinde 1-2 yaşlarından itibaren başlayan eklem sertliği ve bunun neden olduğu "ata biner duruşu" görülür. - Hastalarda yaygın osteoporoz vardır. - Kemikler ince ve göğüs kafesi dardır. - Uzun kemikler ince gövdelidir. Sertlikler ve buna bağlı patolojik kırıklar ortaya çıkabilir. İskelet değişiklikleri ile kendini gösterir.
Büyüme bir yaşından sonra aşırı etkilenmekte, cinsel gelişme olmamaktadır. Çabuk yorulma hastaların çocukluk oyunlarına tam olarak katılımlarını engellemektedir. Hastalık zeka ve beyin gelişimini etkilememektedir. Erken yaşta koroner arter hastalığı görülebilmektedir ki, ölümün en sık nedeni budur. Hastalarda sıklıkla yaşılıkla birlikte ortaya çıkan kalp sorunları görülmektedir.Yayınlarda bildirilmiş en yaşlı hasta 45 yaşındadır. Hastalığın etkin tedavisi bulunmamaktadır, kalp sorunlarında tedavi amacı ile koroner by-pass cerrahisi uygulanabilmektedir. Yapılan bazı çalışamalarda; bu hastaların büyüme hızları iyi beslenme ve büyüme hormonu tedavisi ile artmış, bazal metabolik hızları azalmış, ancak bu artış zamanla kaybolmuş ve ateroskleroza gidişte farklılık görülmemiştir.
Büyüme gelişme geriliği şikayetlerinin ayırıcı tanısında düşünülmesi gereken ve tipik muayene bulguları ile kolayca tanı konulabilecek bir hastalıktır.