BİR MİLLET ENGELLİLERİNE NE KADAR ENGELSİZLİK SUNABİLİYORSA O ÖLÇÜDE GELİŞMİŞTİR.

28 Şubat 2008 Perşembe

OTİZMİN ABC'Sİ EL KİTABI

indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız

http://rapidshare.com/files/94919660/Otizm_ABC.rar

PORTAGE GELISIM KONTROL LISTESI

indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız:

http://rapidshare.com/files/94912546/eklenecek.rar

22 Şubat 2008 Cuma

sivil savunma slaytı

Sivil savunma günü yaklaşırken hazırladığım slaytı paylaşmak istedim.Sunu yapacak arkadaşlar aşağıdaki linkten slaytı indirebilirler.

http://rapidshare.com/files/46904868/sivil_savunma_tedbirleri.ppt

'Görme Engelli Arkadaşlara da Tavsiyem Aşık Veysel Olsunlar "

Niğde Cemil Meriç Görme Engelliler İlköğretim Okulu öğrencisi Habil Bozkurt, "Görme engellli arkadaşlara tavsiyem hepsi birer Aşık Veysel olsun." dedi.
Niğde Cemil Meriç Görme Engelliler İlköğretim Okulu öğrencisi Habil Bozkurt, "Görme engellli arkadaşlara tavsiyem hepsi birer Aşık Veysel olsun." dedi.
Niğde'de görme özürlü bir genç kendi yazdığı ve seslendirdiği şiirlerle çeşitli yarışmalara katılarak birincilikler kazanıyor. Şiirlerini dinleyenleri de duygulu anlar yaşatıyor. (Cihan Haber Ajansı)

İşitme engelli dansçıların görsel şöleni

Çin'de 21 dansçının oluşturduğu ''İşitme Engelli Özel Sanat Topluluğu'', performanslarıyla izleyenleri büyülüyor.

Çin'de Guanyin dansçıları, azmin ne kadar önemli olduğunu gösteren gösterilerinde ne komutları ne de müziği duymadan dans ediyorlar.

Hiçbir uyumsuzluk emaresi göstermeyen topluluk, müziğin ritmine hareketleri tekrarlayan bir dansçıyı takip ederek dans ediyor.

Müzik sisteminin sesi sonuna kadar açılarak hoparlördeki titreşimi hissetmeleri sağlanıyor. Sürekli bir çalışma da bu faktörlerin yanına eklenince ortaya izlenmesi gereken bir görsel şölen çıkıyor.

Her etkinlikte olabileceği gibi zaman zaman ortaya çıkan aksaklıkları da kendi yöntemleri çözmeyi başarmışlar. Sorun olduğunda birbirlerini enselerine üfleyerek uyarıyorlar.

izlemek için aşağıdaki linke tıklayınız

http://www.cnnturk.com/video/index.asp?vid=3895

16 Şubat 2008 Cumartesi

2. Uluslararası Katılımlı Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Sempozyumu


Düzenleyen
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği
Etkinlik Tarihi
2008-05-08
Etkinlik Süresi
3 Gün
Ücret Durumu
Ücretsiz
2. Uluslararası Katılımlı Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme SempozyumuGazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlık Konferans Salonu - ANKARA08-10 Mayıs 2008
Ayrıntılı bilgi için :
http://www.cocukistismarinionleme.org/

13 Şubat 2008 Çarşamba

ZİHİNSEL ENGELLİLERDE CİNSEL EĞİTİM

Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenir olmuştur. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiki parametreler, son dönemde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu, özellikle desteğe gereksinim duyan toplum kesimlerinde daha da bir önem kazanmıştır.Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlarda yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü, mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri hülasa mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır.Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır.Öyleyse ne yapmalı ? Öncelikle onların varlığını ama bütünüyle insan olarak, toplumumuzun bireyleri olarak varlıklarını kabul etmeliyiz. Bu kabulün içinde mental ve genel sağlık sorunları, korunma, eğitim, gelişim ve entegrasyon ile ilgili problemlerin yanında cinsel sorunlarında var olduğunu bilmemiz gereklidir. Dünya toplumları ve sosyal yapılar değişmekte, zihinsel engellilerin de düzenli ve doyurucu bir cinsel yaşamları olmasına sıcak bakmaya başlamaktadır. Bu zihinsel engellilerin yaşam konforlarını, eğitilebilirliğini ve topluma entegrasyonlarını artıracağı gibi, toplumun onları yok saymasını, sorunlarına gözlerini kapamasını ve de en önemlisi cinsel istismarları ve hatta zihinsel engellilerde daha sık görülen sapkın seksüel davranışları önleyecektir.Zihinsel engellilerin cinsel aktiviteleri ve üremeleri, böylece ailesi, hekimleri ve eğitmenleri tarafından yakından takip edilebilecek ve gereğinde kontrol altına alınabilecektir. Kalıtsal hastalıklara bağlı engellilik halinde ve istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler mental ve fiziksel durumlarına göre kullanılabilecektir.Araştırmalar, erkek zihinsel engellilerin kızlara nazaran (erişkin yada adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Mental yetersizliği olanlarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.İlginç bulgulardan biri de, öğretmenlerin, anne ve babaların, eğitmenlerin engellilerin cinselliğine negatif tavır takınmaları, yani ya yok saymaları ya da problem olarak algılamamalarının, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır.ABD’ de Michigan Üniversitesi, Jinekoloji bölümünde başlatılan bir program ve sonuçları ilginçtir;Bu klinikte zihinsel özürlüler için üreme sağlığı programı başlatılmış ve bir ekip çalışması ile halen genişletilerek sürdürülmektedir. Müracaat nedenleri sıklık sırasına göre şunlardır. Zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen, veya öğretmenlerinin, bireyin seksüel davranış bozukluğu içinde olduğuna hükmetmeleri. Cinsel istismar. Kısırlaştırma. Cinsel ve sosyal eğitim isteği. Evlilik sorunları. Gebelik bakımı ve doğum yardımı. Gebelik sonlandırılması. Ailevi sorunlar. Jinekolojik yardım-takip, psikoseksüel eğitim, psikiyatrik değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel psikoseksüel danışmanlıkların başvuranların çoğunun hem cinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlar da göstermektedir ki zihinsel engelliler, istesekte istemesekte cinsel olarak aktiftir ve takip ve eğitimle hem mental, hem de sosyal olarak gelişim göstermekte ve topluma entegrasyonları mümkün olabilmektedirler.Öyleyse ne yapmalı ? Sorusunun cevabı onları bütün olarak kabul etmeli, cinselliklerini doğaya aykırı olarak yok saymamalı ve yardım etmeliyiz.
Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenir olmuştur. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiki parametreler, son dönemde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu, özellikle desteğe gereksinim duyan toplum kesimlerinde daha da bir önem kazanmıştır.Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlarda yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü, mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri hülasa
mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır.Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır.Öyleyse ne yapmalı ? Öncelikle onların varlığını ama bütünüyle insan olarak, toplumumuzun bireyleri olarak varlıklarını kabul etmeliyiz. Bu kabulün içinde mental ve genel sağlık sorunları, korunma, eğitim, gelişim ve entegrasyon ile ilgili problemlerin yanında cinsel sorunlarında var olduğunu bilmemiz gereklidir. Dünya toplumları ve sosyal yapılar değişmekte, zihinsel engellilerin de düzenli ve doyurucu bir cinsel yaşamları olmasına sıcak bakmaya başlamaktadır. Bu zihinsel engellilerin yaşam konforlarını, eğitilebilirliğini ve topluma entegrasyonlarını artıracağı gibi, toplumun onları yok saymasını, sorunlarına gözlerini kapamasını ve de en önemlisi cinsel istismarları ve hatta zihinsel engellilerde daha sık görülen sapkın seksüel davranışları önleyecektir.Zihinsel engellilerin cinsel aktiviteleri ve üremeleri, böylece ailesi, hekimleri ve eğitmenleri tarafından yakından takip edilebilecek ve gereğinde kontrol altına alınabilecektir. Kalıtsal hastalıklara bağlı engellilik halinde ve istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler mental ve fiziksel durumlarına göre kullanılabilecektir.Araştırmalar, erkek zihinsel engellilerin kızlara nazaran (erişkin yada adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Mental yetersizliği olanlarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.İlginç bulgulardan biri de, öğretmenlerin, anne ve babaların, eğitmenlerin engellilerin cinselliğine negatif tavır takınmaları, yani ya yok saymaları ya da problem olarak algılamamalarının, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır.ABD’ de Michigan Üniversitesi, Jinekoloji bölümünde başlatılan bir program ve sonuçları ilginçtir;Bu klinikte zihinsel özürlüler için üreme sağlığı programı başlatılmış ve bir ekip çalışması ile halen genişletilerek sürdürülmektedir. Müracaat nedenleri sıklık sırasına göre şunlardır. Zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen, veya öğretmenlerinin, bireyin seksüel davranış bozukluğu içinde olduğuna hükmetmeleri. Cinsel istismar. Kısırlaştırma. Cinsel ve sosyal eğitim isteği. Evlilik sorunları. Gebelik bakımı ve doğum yardımı. Gebelik sonlandırılması. Ailevi sorunlar. Jinekolojik yardım-takip, psikoseksüel eğitim, psikiyatrik değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel psikoseksüel danışmanlıkların başvuranların çoğunun hem cinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlar da göstermektedir ki zihinsel engelliler, istesekte istemesekte cinsel olarak aktiftir ve takip ve eğitimle hem mental, hem de sosyal olarak gelişim göstermekte ve topluma entegrasyonları mümkün olabilmektedirler.Öyleyse ne yapmalı ? Sorusunun cevabı onları bütün olarak kabul etmeli, cinselliklerini doğaya aykırı olarak yok saymamalı ve yardım etmeliyiz.
Kaynaklar
KAYNAK: PROF.DR.HAKAN ŞATIROĞLU
http://www.rehabilitasyon.com/index.php?act=showarticles&act2=read&p=1&aid=3552

8 Şubat 2008 Cuma

down sendromlu genç üniversiteli oldu

Okuma azmi, down sendromlu Olcayto Tunçel'i üniversiteli yaptı. İlk ve orta öğretimini normal eğitim veren bir okulda tamamlayan Tunçel, Anadolu Üniversitesinde eğitimine devam ediyor.

Boş zamanlarında annesinin eczanesinde çalışan, edebiyat ve müziğe de ilgi duyan Tunçel, hikayeler yazıyor, org çalıyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Tunçel, engelli bir genç olarak okumaktan asla vazgeçmediğini, ailesinin ve arkadaşlarının desteğiyle ilk ve ortaöğretimini başarıyla tamamladığını anlattı.

Eğitim hayatı boyunca sınıfını takdir ve teşekkür belgeleri ile geçtiğini belirten Tunçel, üniversiteye hazırlık sürecinin sıkıntılı geçtiğini, bu dönemde özel ders aldığını ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Büro Yönetimi Bölümünü kazandığını söyledi.

Tunçel, şunları kaydetti: "Sınavı kazandığımı bildiren belge gelince çok sevindim. Kendimle gurur duydum. Birçok kişinin sıfır çektiği bir sınavda başarılı olduğum için ailem ve arkadaşlarım da çok sevindi. Ancak, ilk başta açıköğretimi beğenmedim. Çünkü açıköğretime karşı bir ön yargım vardı. Ama eğitim sistemini görünce sevdim ve okumaya karar verdim. Mezun olmam için az bir ders kaldı. Onları da bu sene vererek diplomamı almak istiyorum.

Aslında tarih bölümünde okumak istiyordum. Büro yönetiminden mezun olduktan sonra tarih bölümüne girmek için çaba harcayacağım."

Edebiyata ilgi duyduğunu ve okumaktan büyük keyif aldığını anlatan Tunçel, genellikle İlber Ortaylı, Agatha Christie, Sir Arthur Conan Doyle'nın kitaplarını tercih ettiğini, saf bozulmamış insanları anlattığı için Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı severek okuduğunu söyledi. Hobi olarak kısa hikayeler yazdığını ve org çaldığını da kaydeden Tunçel, yurt dışı seyahatlerden hoşlandığını, bugüne kadar Fransa, Hollanda ve Mısır'ı gördüğünü, Meksika'yı da görmek için para biriktirdiğini ifade etti. Gelecek planları arasında evlenip yuva kurmanın da olduğunu anlatan Tunçel, "Herkes evlenmek ister. Ben de istiyorum. şimdiye kadar birçok kız arkadaşım oldu ama ciddi bir şey düşünemedim. Gelecek ne gösterirse o olur" diye konuştu.

Tunçel, diğer
down sendromlulara örnek olmak istediğini vurgulayarak, "Dileğim, onların da başarıya ulaşması" dedi.

http://haber.mynet.com

özürlü çocuk sahiplerine özel eğitim

Özürlü çocuk sahiplerine özel eğitimİstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü tarafından yürütülen ve gelişimsel geriliği bulunan çocuk sahibi ailelere, çocuklarına uygun davranış şekilleri ve çocukları yönlendirme eğitimlerini içeren ‘Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı kayıtları başladı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Özürlüler Müdürlüğü İSÖM’ün yürüttüğü ve 0–6 yaş arası gelişimsel geriliği bulunan çocuk sahibi ailelerin ücretsiz olarak katılabileceği ‘Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı’ kayıtları başladı.
Avustralya’nın Macquarie Üniversitesi’nde 1996 yılında hazırlanarak dünyanın birçok ülkesinde uygulamaya konulan eğitim programının İstanbul ayağını İstanbul Büyükşehir Belediyesi yürütüyor. İBB Özürlüler Müdürlüğü ile Zihinsel Engellilere Destek Derneği arasında imzalanan protokol çerçevesinde uygulanmaya konulan programla 2004 yılından bu yana 450 aileye eğitim verildi.
Aileleri Üniversite Öğrencileri Eğitiyor
“Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı” kapsamındaki konuların anlatımları ise İstanbul ve Marmara Üniversitesi öğrencileri tarafından yapılıyor. Çocuğu değerlendirme, çocuğa uygun eğitim programı hazırlama, hazırlanan eğitim programını uygulama ve çocuğun olumsuz davranışlarıyla baş etme gibi konulardan oluşan eğitimleri ailelere, İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ve Özel Eğitim Bölümü ile Marmara üniversitesi Okul Öncesi ve Özel Eğitim bölümlerinde okuyan son sınıf öğrencileri yapıyor. Her ailenin eğitimini bir öğrencinin yürüttüğü programlar 10 Şubat- 25 Haziran tarihleri arasında yapılacak. Aileleri düzenli olarak evlerinde ziyaret edecek olan öğrenciler ailelere, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin temin edeceği 8 kitaptan oluşan eğitim seti de verecek. Eğitimlerin başında ailelere teslim edilecek olan kitap seti, gelişimsel geriliği bulunan çocuklara nasıl davranılması gerektiği konusunda ailelere ışık tutacak.
Kayıtlar Devam Ediyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü tarafından ücretsiz olarak düzenlenen ‘Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı’ kayıtları ise devam ediyor. Eğitim programlarına katılmak isteyen aileler İSÖM’ün 0212 449 96 56 numaralı proje telefonunu arayarak bilgi alarak kayıt yaptırabiliyor.

1 Şubat 2008 Cuma

Down Sendromlu Çocukların Gelişimsel Özellikleri

Down Sendromlu çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldıklarında tüm gelişimsel alnlarda gerilik gösterdikleri görülmektedir. Erken çocukluk döneminde, Down sendromlu çocukların gelişimleri, normal gelişim gösteren çocuklarınkine benzer şekilde, aynı sırayla fakat daha yavaş olarak gerçekleşmektedir. Down sendromlu çocuklar bilişsel, dil, kişisel-toplumsal gelişimi alanlarında gerilik göstermektedir. Bu gerilik yaşamın erken döneminde çok belirgin olmamaktadır. Ancak çocuğun büyümesiyle belirgin hale gelmekte ve zamanla yaşıtları ile arsındaki fark daha da açılmaktadır. 1. BİLİŞSEL GELİŞİM: Down sendromlu çocukların nörolojik sistemlerindeki yetersizliğin zihinsel süreci etkilemesi sonucu, çocuğun hareketleri, çevresini algılaması, çevresinde bulunan insanlarla iletişimi, öğrenmesi, ses çıkarması, koordinasyonu, konuşması gibi pek çok gelişimsel süreç olumsuz olarak etkilenebilmektedir. Down sendromlu bireylerin normal gelişim gösteren bebeklere göre daha pasif, gevşek, çevrelerine ilgisiz, sesiz ya da fazla huysuz olmalaroı söz konusu olabilmekteyse de, büyük çoğunluğu yaşamlarının ilk aylarında diğer bebeklerden farklı değillerdir. Down sendromlu bebeklerin bilşsel gelişimi, normal gelişim gelişim gösteren çocuklarla aynı sırayı izlemesine karşın, gelişimsel hızları yaşıtlarına göre daha yavaş ve gecikmeli olmaktadır. Bu gerilik kimi çocukta daha az iken kimi çocukta çok ağır bir tabloyla karşılaşılabilmektedir. Yeni doğduğunda beslenme bozukluğu, tiroid ya da büyüme hormonu azlığı, ağır kalp sorunları ve benzeri problemler söz konusu olan Down sendromlu bebeğin fiziksel gelişimi (boyunun uzaması, kilo artışı vb.) de beklenenden daha yavaş olmaktadır. Bu yavaş büyüme, Down sendromlu çocuğun gelişimsel sürecindeki kazanımlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Çocukta görme ve işitmeyle ilgili bir problemin olması ve geç fark edilmesi, tedavisinin yapılmasındaki gecikme gibi nedenler de öğrenme sürecinde yetersizliklere neden olmaktadır. 2. DİL GELİŞİMİ: Down sendromlu bebeklerin konuşma ve dil gelişimi yaşamın ilk yıllarından beri genellikle gecikme göstermektedir. Bu gecikme iştme kaybı, ağız ve dil kaslarındaki hipotoni (kas gevşekliği) ve çocuğun bilişsel gelişimindeki geriliğin etkisi sonucunda olabilmektedir. Araştırmalar, Down sendromlu bebeğin en çok dil alanında geri olduğunu, bu alandaki geriliğini çevresininin dille ilgili özellikleriyle de bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Normal gelişim gösteren çocuklar, ikinci yılın sonuna doğru sözcüklerin birbiri ile olan ilişkilerini anlamaya başlarken, bu süreç Down sendromlu çocuklarda çok daha geç olmaktadır. Normal gelişim gösteren bebeklerde3. veya 4. aylarda çıkardıkları sesler artmakta daha sonra ilgisini konuşmaktan çok çevresine ve konuşulanlara çevirdiği için çıkardığı seslerde azalma görülmektedir. Down sendromlu bebeklerse daha geç olarak ses çıkarmaya başlamakta, çevrede konuşulanları dinlemediği ve dikkat etmediği için çıkardığı seslerde diğerlerindeki gibi azalma olmamakta, bu azalma daha sonra görülmektedir. Kas gevşekliği çocuğun beslenmesinin yanı sıra konuşma becerilerini de etkileyebilmektedir. Konuşmada ve yemek yemede aynı kaslar (yüz, ağız, omuz ve gövde kasları) kullanıldığı için, kaslardaki gevşeklik kelimelerin şekillendirilmesini ve yiyeceğin ağız içinde çevrilmesini zorlaştırmaktadır. Gövde kaslarındaki gevşeklik de konuşma sırasında nefesle ilgili gerekli desteği oluşturmada zorluklara neden olabilmektedir. 3. KİŞİSEL VE TOPLUMSAL GELİŞİM: Çocuğun çevresindekilerle ilk iletşimi ağlama yoluyla olmaktadır. Çalışmalar ilk yıla Down sendromlu bebeğin ağlamasının hem nicelik hem de nitelik açısından diğer çocuklardan farklı olduğunu, normal gelişim gösteren çocuklardan daha uzun ağladıklarını, daha fazla mızmızladıklarını ve daha az ses çıkardıklarını göstermektedir. Down sendromlu çocuklar altıncı aya kadar genellikle daha az ağladıkları için uslu bebekler olarak adlandırılabilmekte, bu da bebeğin yetişkinlerle daha az iletişime girmesine neden olmaktadır. Performansları oranında gecikmeli de olsa, normal gelişim gösteren çocukların yaptığı gibi Down sendromlu bebeklerde konuşulduğunda gülümseyerek ya da ses çıkararak yanıt vermekte, kucağa alınmak istediğini göstermekte, eğlenceli oyunlardan hoşlanmakta, diğer çocuklar gibi çevresinin dikkatini çekmek için bağırmaktadır. Yapılan çalışmalarda Down sendromlu çocuklarda görülen kalp hastalığı, kas gevşekliği gibi problemlerin , bu çocukları öz bakım becerilerini kazanmalarını olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Olanak tanındığında ve uygun eğitim verildiğinde bağımsız yaşam becerilerini kazanabildikleri ve yaşamlarını daha az bağımlı olarak sürdürmeyei başarabildikleri gözlenmiştir. Zihinsel engelli grup içinde Down sendromlu çocukların diğerlerine göre daha sosyal, mutlu, sevecen ve daha güler yüzlü oldukları bilinmektedir. Genellikle Down sendromlu çocuklar neşeli, sempatik, sevecen, sosyal, canlı, mutlu ve çevresiyle iyi ilişkiler kurabilen çocuklar olarak tanımlanmakla birlikte, bu çocuklarda duygusal ve davranışsal problemlere de rastlanabilmektedir. Bu problemlerin normel gelişim gösterenlere göre daha fazla olduğu,buna karşın diğer nedenlerle zihinsel engelli tanıs almış gruplara göre daha az olduğu görülmektedir. Down sendromlularda dikkat toplam, problem çözme ile ilgili yetersizliklerin yanı sıra hiperaktivite, stereotip (davranışın tekrarlanması) gibi bazı promler davranışlara da rstlanmaktadır. Bu davranışlar erken çocukluk döneminde çıkmadan önce ya da yerleşmeden önce anne ve babaların uygun yaklaşımları ile engellenebilmekte ya da en aza indirilebilmektedi

DOWN SENDROMU

Down Sendromlu çocuk sahibi ailelerin en büyük düşmanı bilgi eksikliğidir. Bu yüzden, "Down Sendromu nedir?" sorusunu cevaplamaya çalışacağız. Bunu yaparken kullanacağımız bazı terimler size yabancı gelse de endişelenmeyin, bunların daha doyurucu açıklamalarını gönüllü ailelerimizde bulacaksınız.
En basit tanımıyla Down Sendromu çocuğunuzun vücudundaki hücrelerin 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olmasıdır. Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır.
İnsan vücudunu oluşturan hücrelerin çekirdekleri, kromozomlarla birbirlerine bağlanmış olan genlerden oluşmuştur. İşte bu genler ve kromozomlar fizyolojik ve kişilik yapımızın ana unsurlarıdır, dolayısıyla çocuğunuzun fazladan sahip olduğu bir kromozom onun hayatını etkileyecektir. Kromozom anomalilerinin çoğunda embriyo gelişemez. Down Sendromu embriyonun gelişimini tamamlayabildiği bir durumdur.
Çocuğunuzun fiziksel görünümü diğer çocuklardan biraz farklı olabilir, bir takım sağlık sorunları bulunabilir. Fakat unutmayın ki, bazı çocukların sarı saçlı, bazılarının mavi gözlü olması gibi sizin çocuğunuzun da Down Sendromlu olması bir genetik farklılıktır.
Down Sendromu konusunda iki şey kesindir. Birincisi, Down Sendromunun kaynağı anne-baba değildir ve hamilelik öncesi veya sırası olan hiç bir şey çocuğun Down Sendromlu doğmasına yol açmaz. İkincisi, diğer çocuklar gibi Down Sendromlu çocukların da kendilerine özgü kişilikleri, yetenekleri ve düşünceleri vardır. Diğer çocuklar gibi onlar da farklı kişiliğe sahip bir birey olarak büyüyeceklerdir.
Dünyanın her yerinde ve tüm insan ırklarında Down Sendromu mevcuttur ve zamanla ortaya çıkan bir durum değildir. Down Sendromlu insanların, insanoğlunun oluşumundan beri var olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla Down Sendromunu yaşamın doğal bir parçası olarak kabul etmek yanlış olmasa gerek.