BİR MİLLET ENGELLİLERİNE NE KADAR ENGELSİZLİK SUNABİLİYORSA O ÖLÇÜDE GELİŞMİŞTİR.

19 Nisan 2007 Perşembe

ÇOCUK NEDEN SOKAKTA Doğan Keskin
Ülkemizin sosyolojik, ekono-mik ve kültürel yapısı, çocuğun çeşitli nedenlerle çalışma yaşamında yer almasına neden olmaktadır.
Ülkenin istihdam kapasitesi, yetişkin işgücünü massedebilecek bir yapıya sahip değildir. Teknolojik girdiler, kırsal alanda açık ve gizli işsizliği arttırmakta, bu da kente olan göçü hızlandırmaktadır. Nüfus artışının halen yüksek seyri, kentlerde işsizliğin olağanüstü boyutlara varmasına neden olmak-tadır.
İşsizlik, devam eden göç, kötü yaşam ve barınma koşulları, ister istemez çocukların da çalıştırıl-masına neden olmaktadır. Üstelik, kırsal alanda kadın çalıştığı halde, kentte babadan sonra çocuklar çalıştırılmakta ve fakat anne çalış-mamaktadır.
Esasen çocuğun çalıştırılması bugünün sorunu da değildir. Nite-kim, tarım ve hayvancılık işlerinde çocuk hep çalışmıştır, halen de çalışmaktadır. Zenaat öğrenmek için usta çırak ilişkisi içinde çocuk dün de bugün de çalışmaktadır. Çocuğu çalıştırmak geleneksel bir alışkan-lıktır.
Bugün çocuğun çalışma yaşamında yer almasının bir nedeni de, eğitim sisteminin çocuğa meslek kazandırıcı niteliğinin bulunmama-sıdır. Bu nedenle, yasal olarak düzenlenmiş çıraklık sistemi meslek edinmenin neredeyse tek yolu olarak çocukların çalışmalarına neden ol-maktadır.
Yine, İş Kanununa göre, sağlığına, gelişmesine ve eğitimine engel olmayacaksa 13 yaşını tamamlamış çocukların çalışmaları yasal olarak olanaklıdır. Hatta, yasal asgari ücret, 16 yaşından küçük ve büyük olmaya göre belirlendiğinden, 16 yaşından küçük bir çocuk işçinin alacağı asgari ücret 16 yaşından büyük işçilerin alacağı asgari ücretten düşüktür. Asgari ücretin bu şekilde belirlenmesi, ihtiyaçların farklı olabileceği açısından olağan gibi gözükse de, sonuçta ucuz işgücü yaratarak çocuğun çalıştı-rılmasının bir anlamda teşvik edildiğini söylemek hatalı bir yaklaşım olmayacaktır.
Belirtilen koşullarda çocuğun ailesi tarafından çalıştırılması olağan bir davranış biçimi oluşturmuştur. Üstelik, çocuğunu İş Kanununa göre işçi olarak veya Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununa göre çırak olarak çalıştıran bir aile açısından etik ve yasal anlamda söylenebilecek bir husus da bulunmamaktadır.
Ancak, metropolleşen kent sokaklarında, artan ve çeşitlenen biçimde, çocukların da rol ala-bileceği marjinal işlerin ortaya çıkması, sokaklarda işportacılığa başlayan işsiz büyükler yanında çocukların da sokaklarda çalışmaya başlamalarına neden olmuştur.
Üstelik yapılan araştırmalar-dan da anlaşılacağı üzere sokakta çalışan bir çocuğun kazancı genellikle, yasal asgari ücret ile çalışan bir yetişkin işçinin eline geçen ücretten çok daha fazladır. Ayrıca sokağın,okula ve işyerine göre, çocuk açısından özgür olmak gibi cazip gelebilecek yanları da bulunmaktadır. Bu nedenle, hem aile hem de çocuk açısından sokakta çalışma, işçi veya çırak olarak çalışmaktan çok daha cazip gelmektedir.
Bu durumda ailelerin, göreceli olarak daha yüksek gelir elde edebilmek amacıyla çocuklarını işçi veya çırak olarak çalıştırmaktansa, sokakta çalıştırmayı tercih etmeleri şaşırtıcı olmamalıdır. Ailelerin kendilerine göre mutlaka haklı gerekçeleri vardır.
Ancak, çocukların beden ve ruh sağlıkları açısından sokağın, vahim sonuçlar doğurabilecek ürkütücü riskleri bulunmaktadır. Çocuğun madde bağımlısı haline gelmesi, çetelere karışarak suç işlemesi, sonuçta sokak çocuğu olması olası risklerdendir.
Bugün, işyerlerinin denetlene-bilir çalışma koşul ve ortamları bile çocuk için beden ve ruh sağlığı açılarından riskler taşıdığından, çocuğun çalışma yaşamından alı konmasını amaçlayan ve fakat bu amacın hayata geçirilmesindeki güçlükler nedeniyle öncelikle kötü koşullu işlerden uzaklaştırılmaları ve çalışma koşul ve ortamları iyileştirilmiş hafif işlerde çalışmaları sağlanarak çocuk işçiliğin minimalize edilmesine yönelik çalışmalar yürütülürken, sokağın denetlenemez ortamında ürkütücü risklere açık bir şekilde çocuğun sokakta çalışmasına göz yumulması, hiç bir sosyal hukuk devleti anlayışında olanaklı olamaz. Bu nedenle, çocuğun sokakta çalış-tırılması kesinlikle engellenmelidir.
Ancak bunun yolu, son zamanlarda yazılı ve görsel basına yansıdığı üzere, çocuğunu sokakta çalıştırdıkları gerekçesiyle ana ve baba hakkında ceza davası açmak gibi zecri önlemler de olmamalıdır. Hele bu tür önlemlerin sosyal hizmetler alanında faaliyet göste-renler tarafından alınması kabul edilemez. Yapılması gereken, ailede çocuğu sokakta çalıştırmaya iten nedenlerin araştırılması ve tespitlere göre öncelikle ailenin tutum ve davranışının değiştirilmesine yönelik projenin hazırlanması ve uygulan-masıdır.
Çözüm
Bu nedenle, belki kendisi de çocukluğunda çalışmış olan ve bunun risklerini yaşamadığı veya algılamadığı için olası riskleri de bilmeyen veya değerlendiremeyen ebeveynlerin öncelikle sokağın getireceği riskler konusunda bilgi-lendirilmesine, bilinçlendirilmesine gereksinim bulunmaktadır. Ailede çalışmayan ebeveynler varsa ki kırsal kesimin aksine kentlerde genellikle annelerin çalışmadığı görülmektedir. Öncelikle onların çalışabilmesı için gerekenler yapılmalıdır. Çalışma-larının sağlanabilmesi açısından gerekiyorsa tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri sağlan-malıdır. Çocuk ve ailesi açısından olası tüm sosyal hizmetler verilmelidir. Eğer yaşı yasal açıdan uygunsa, hem ücret alarak eve gelir sağlayabilmesi hem de meslek öğrenerek hayatını kazanabilmesi için çocuğun sokaktan çıraklık sistemine çekilmesi sağlanmalıdır. Bu ve benzeri yaklaşımlara karşın sonuç değişmiyorsa, belki o zaman bir sosyal hizmet yaklaşımı olarak koruyucu aile uygulamasından yararlanılmalı, bu amaçla çocuklar aileden alınarak koruyucu aile yanına verilmeli veya korunmaya muhtaç çocuk kapsamında hizmet alabilmelidirler.
Buna göre, çocuğun sokakta çalıştırılmasını engelleyebilmek için sosyal hizmetlerin tüm varyasyonları uygulanmadan, verilen hizmetlerin
Yerin deliğini gözden geçirerek yeniden ve yeniden hizmet üretimi denenmeden, çocuğun ebeveynleri hakkında suç duyurusunda bulun-manın ve onları hapsettirmenin, mevzuatta yeri olsa bile, bir sosyal Hizmet uygulaması olmadığı açıktır. Düşünce ve hizmet üretiminde yaşanan çaresizliğin ivedilikle aşılması gerekir.
Çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi sorumluluğu ilk önce ana-babaya ya da durum gerektiriyorsa ya-sal vasilere düşer. Bu kişiler her şeyden önce çocuğun yüksek yararını göz önünde tutarak hareket ederler.
Çocuk Hakları Sözleşmesi
Madde 18/1

Hiç yorum yok: